07 Kasım 2012

Havayolu ittifaklarının Arap aşkı

Abu Dhabi’de dünyanın hemen hemen tüm havayollarının ve havalimanlarının buluştuğu, yeni hatların ve uçuş planlamalarının tartışıldığı havacılık sektörünün zirvesi World Routes 2012 etkinliğini önemli konuklarından biri de Qatar Airways’in CEO’su Al Baker’di. Kendisine en çok sorulan ve yerel basına yansıyan konu Qatar Airways’in olası Oneworld üyeliğiydi. Öyle ya, körfez merkezli havayolları hep bağımsız hareket etmişlerdi ve dünya havacılığında söz sahibi olmaya kararlıydılar. O gün doğrulanmayan bu olasılık, havayolunun ilerleyen günlerde New York’ta gerçekleşen törende Oneworld ittifakının CEO’su Bruce Ashby tarafından üyeliğe davet edilmesi ile resmileşti.

ANLAŞMA YAPAN YAPANA...

Bu gelişme son haftalarda hareketlenen körfez havacılık gündeminin son manşetiydi. Dubai merkezli Emirates’in Avustralyalı Qantas ile ortaklık anlaşması ve bu işbirliğinden bir hafta sonra da Birleşik Arap Emirlikleri’nin resmi havayolu Abu Dhabi merkezli Etihad’ın Air France-KLM ile kapsamlı bir codeshare ve bakım işbirliği anlaşması imzalanmasıyla zaten dikkatler Körfez havayollarına çevrilmişti.

Bu üç havayolu arasında gökyüzüne ilk çıkan ve 25 yılı geride bırakan Emirates, 2002 yılında kurulan Qatar Airways ve son olarak bundan altı yıl önce oyuna dahil olan Etihad Airways dünya sivil havacılığının sıklet merkezinin ve Asya/Avustralya ile Avrupa/Amerika arasındaki yolcu trafiğindeki aktarma noktasının Ortadoğu’ya, Körfez havalimanlarına kaymasına neden oldu. Elbette bu gelişmede körfez ülkelerinin hükümetlerinin de havayollarına olan büyük desteği yadsınamaz. Bugün Emirates’in dünyanın en büyük uçağı unvanını elinde bulunduran süper Jumbo A380’lerin 26 adedine sahip olması ve geçen Eylül ayında verilen 40 ek sipariş ile toplam 104’e ulaşan siparişi, Etihad’ın 25’i, opsiyonlu olmak üzere toplam 66 adet Boeing 787 Dreamliner siparişi bu cömert desteğin ve akıllı iş planlarının göstergeleri.

HAVACILIĞIN MERKEZİ KAYIYOR

Source: The Economist

Petrol zengini körfez ülkelerine ait bu üç havayolunun büyümesi ve dünya sivil havacılığının sıklet merkezinin değişmesi en çok da bu sektörün eski ağabeyleri olan Avrupalı taşıyıcıları rahatsız ediyor. Hatta bu havayollarının körfez taşıyıcılarının bazı Avrupa merkezlerine olan uçuşlarını olabildiğince kısıtlamaya çalıştıkları ve farklı iş modelleri ile oyunu dengelemeye çalıştıkları da biliniyor.
 
İşte bu noktada devreye giren ve 90’lı yıllarda oluşmaya başlayan havayolu ittifakları pek çok havayoluna güçlerini birleştirmek, masrafları kısmak ve yolcularını daha fazla uçuş noktasına ulaştırma konusunda yardımcı oldu. American Airlines ve British Airways’in liderliğindeki Oneworld, Lufthansa ve United liderliğindeki ve Türk Hava Yolları’nın da üye olduğu Star Alliance ve Air France-KLM ve Delta Air Lines’ın liderliğindeki Skyteam ittifakları, üye havayollarına önemli katkı yapmakta. Körfez havayolları ise bu konsepte bugüne kadar uzak durmuş, kendi büyümelerine ve codeshare anlaşmalara odaklanmışlardı. Hatta Etihad’ın son olarak dün Endonezya Havayolları Garuda ile imzaladığı anlaşma havayolunun 42nci ortak uçuş anlaşması oldu.
 
PEKİ, NE DEĞİŞTİ?
 
Bugünlerde körfez bölgesinde en çok sorulan soru neyin değiştiğidir. Ne oldu da bugüne kadar uzak durulan, hatta rakip görülen havayolları ve ittifaklarla işbirliğine girilmekte, eski düşmanlar dost olmakta ve ardı ardına anlaşmalar imzalanmakta? Çok değil bundan bir yıl önce Air France-KLM’in CEO’su Jean-Cyril Spinetta “Körfez havayolları endüstrimizi öldürüyor” demiş, Lufthansa CEO’su Christoph Franz ise körfez ülkelerini “kum ve para dolu sandıklar dışında hiç bir şey olmayan yerler” diye tanımlamıştı.
 
Elbette bunun arkasında ticari kazanımlar ve oyunu dengeleme yatıyor. Bu değişimi ve eski oyuncuların körfezin bu üç güçlü körfez havayoluna ilgisini anlamak için biraz rakamlara bakmakta fayda var;
  • Son yayımlanan IATA rakamlarına göre yolcu artışında dünya ortalaması %5,3 iken Ortadoğulu havayollarının gösterdiği artış %16,7 daha fazla.
  • Körfez havayollarının ortalama yıllık yolcu artışı %15’den yüksek.
  • Avrupalı ve Amerikalı havayolları ikramdan tutun yer hizmetlerine kadar her alanda kısıtlamaya giderken –ki burada Türk Havayolları’nı ayrı tutmak lazım- körfez havayolları uluslararası yarışmalarda yolcu memnuniyeti ve hizmet kalitesi ile aldıkları ödüllerle öne çıkıyor.
  • Basra Körfezi ve burada konumlanmış Abu Dhabi, Dubai ve Doha havalimanları dünyanın her hangi iki noktası arasında tek aktarma ile seyahat imkanı sağlayan coğrafi bir avantaja sahip.
  • Bu havayolu ile uçan yolcuların Asya/Avustralya ile Avrupa/Amerika arasında , Çin ile Afrika ya da Güney Asya ile Güney Amerika arasında geniş gövdeli, konforlu uçaklarla uçma şansı oluyor.
  • Havalimanlarına ve altyapıya yapılan yatırımlar inanılmaz boyutlarda. En son TAV İnşaat 3 milyar dolar değerindeki yeni Abu Dhabi Havalimanı ihalesini kazandı. Yine TAV İnşaatın yaptığı yeni Doha Havalimanı 2013 yılı ortasında açılacak. Dubai ise filosunda bulunan A380’ler için özel terminal inşa etti ve 2012 Sonbaharında yolcuların kullanımına sundu.
  • 2012 Eylül ayında Boeing tarafından yapılan açıklamaya göre Ortadoğulu havayollarının önümüzdeki 20 yılda filolarına katacağı uçak sayısı tahmini 2370 civarında. Boeing ve Airbus’ın üretim kapasitelerinin ciddi bir yüzdesini kapatan bu talep otomatikman diğer havayollarına daha az üretim slotu anlamına geliyor.
  • Körfez havayolları ile birlikte yapılacak ortak alımların ittifak üyesi diğer havayollarına getireceği mali avantajlar bile salt olarak önemli bir avantaj olarak gözükmekte.
Körfezde suların ısındığı bu dönemde havacılık sektöründe de yaşanan önemli gelişmeleri takip etmeye devam edeceğiz.
 
Bu yazı aynı zamanda kokpit.aero sitesinde yayımlanmıştır.

 

Hiç yorum yok: