25 Kasım 2007
İnteraktif Pazarlama Zirvesi 2007
06 Ekim 2007
Sosyalleşme ve Networking
Bu arada aramızda (yeni nesil interaktif ajanslar yani) trendleri en sıkı takip eden Alemşah'ın hakkını teslim edelim.
İnternet ve İletişim
İnternetin gelişmesi ile insanlar bana göre en temel ihtiyaçlarından bir olan "iletişim" için yeni bir platforma kavuştu. İlk önümüze gelen yenilik "email" oldu. Şahsen ilk mail adresimi yanılmıyorsam 1995 yılında http://www.lycos.com/ 'dan almıştım ve ABD'ye eğitim için giden arkadaşlarımla yazışıyordum. Ne müthiş bir olaydı! Kısa zaman içinde herkesin bir email adresi oldu... Hoş bence elle yazılmış, zarfının üstünde pulu ile “normal” bir mektubun yeri ayrıdır, o başka bir tartışma konusu.
Sonrasında insanların hayatına mIRC girdi... IRC (Internet Relay Chat) insanlara internet üzerinden anında mesajlaşma imkanı sunuyordu. Yani email yaz, gönder, cevabını bekle, cevap yaz vs yerine tıkır tıkır yazışmaya başlamıştık. Kabul etmek lazım ki kullanıcı dostu değildi ama o tarihlerde bunun bir önemi de yoktu. Bunun devamında hikayesini 2007 yılında Doğan Yayın Holding'in düzenlediği "Buluşma" etkinliğinde bizzat kurucusu Joseph Vardi'den dinlediğim, internet tarihinin belki de en başarılı programlarından biri olan ICQ geldi. Artık yazışmanın öesinde “ooo”, “a aa” diyebiliyorduk. ICQ uzun bir süre bu iletişim dünyasını domine etmişti... diğer yandan Microsoft'un oyunun dışında kalması zaten düşünülemezdi! MSN Messenger ya da Windows Live Messenger eminim şu anda birçoğunuzun halen majör mesajlaşma yazılımı olarak masaüstünüde durmakta. Geliş tarihini hatırlamıyorum ama messenger'a video seçeneği eklendiğinde, yazıştığımız insanı gördüğümüzde de bir “vay” demiştim.
Teknoloji ilerliyor, insanlar yazının başında da bahsettiğimiz gibi "iletişim" için farklı yollar seçmeye başlıyordu. Bugün Hindistan'daki ortağımla Skype'dan görüntülü olarak konuşabilmekteyim. Fakat tüm bunlar yaşanırken başka bir ihtiyaç da mesajlaşmaya paralel olarak gelişiyordu; "sosyalleşme".
Sosyalleşme ve Networking (Kişisel Ağ)
Bu noktada insanlar "kendilerinden" olan ya da "aynı amaçları" olan insanlara internet dünyasında buluşmaya başladılar. Bu aynı okulda okuyan insanların bir araya geldikleri küçük online networklerden tutun arkadaş sitelerine uzanan geniş bir yelpazeyi oluşturan "online network"lerin, "community site"ları hayatımıza getirdi.
Kendimi internetin dünyadaki gelişmesi konusunda fazla ahkam kesecek yeterlilikte görmüyorum çünkü bu konuda yeterli araştırma yapmış biri değilim. Ancak Türkiye'de yaşanan sürecin bir parçası olan ve deneyimlemiş bir olarak ülkemizdeki gelişimi aktarmak istiyorum.
Yanılmıyorsam ilk gruplaşmalar o dönemin önemli oyuncuları olan ISP(Internet Service Provider)'lerin (Superonline, MyNet, E-Kolay, Ixir) sitelerinde başladı. Superonline=Internet olduğu dönemden bahsediyorum :) (56K dial-up bağlantı sağlıyordu bu şirketler) Bu noktada Ixir’in CHIVI’si ilk projelerden birisiydi. Ve tabii ki ekşi sözlük! Dünyanın en eski sosyal ağlarından birisi olabilir mi acaba?
Bu süreçde biz Türkiye'de hep yurtdışındaki trendleri, yenilikleri takip eden bir konumda olduk, halen de öyleyiz. ICQ, mIRC gibi programları kullananlar zaten bu tip yeniliklere hazırdı, açtı. Forumlar, arkadaşlık siteleri çığ gibi büyüdü ve tamamının ilham kaynağı yurtdışındaki örnekleriydi.
2004 yılının başında hayatımıza Yonja girdi. Şubat 2004'de kuzenimin önerisiyle üye olduğumda Yonja'nın üye sayısı yanlış hatırlamıyorsam 1.500-2.000 kişiydi. Biz bizeydik aslında. İş arkadaşlarımız, dostlarımız oradaydı. Yıllardır görüşmediğimiz, izlerini kaybettiğimiz insanları bulduk ekledik profilimize. Keyfiliydi, her gün hadi bilemediniz haftada en az 3-4 defa girip zaman geçiriyorduk sitede. Sonra bir anda Yonja çılgınlığı başladı ve bugün üye sayısı milyonlarla ifade ediliyor. Bu yazıyı yazmak için aylar sonra girdiğimde profilimde şöyle bir bilgi vardı; “61 arkadaşınız üzerinden 4,558,374 kişiye bağlısınız. (Arkadaş sayımdaki düşüş Yonja'yı terk eden insanların oranı hakkında bana bir bilgi vermekte zaten) Şu anda 22,906 Yonja üyesi Online” Bu bana Bir şey ifade ediyor mu? Kesinlikle hayır zira Yonja benim için miadını doldurmuştur. Buradaki aktif kitle bir marka için hedef kitle midir? Tartışılır...
Aynı dönemde 80630 çok daha başarılı bir yönetimle daha kapalı bir community yarattı. (İlk üyeliğimin şifresini vs unuttuğum ve bir daha geri alamadığım için üzülmüştüm bile) 80630 kullanıcılar için daha sonuç odaklı bir siteydi ;) Bugün eski popülerliğini yitirmiş olsa da halen insanların takıldığı bir yer olmaya devam etmekte. Markalar online medya planlamalarında halen 80630'a yer verebilmekte. Türkiye’de kadın/erkek oranının kadının %60 olduğu tek yer sanırım hala 80630 :)
Bunları yazıp-konuşurken Siberalem'den bahsetmeden elbette olmaz. Ama ben Metin Solmaz ve çalışma arkadaşlarının son projesine değinmek isterim. Gayet.Net, adı üzerinde insanların net bir amaçla üye oldukları, arkadaş edindikleri, birbirlerine sevgililer gününde ücreti karşılığı sanal çiçek gönderdikleri, testler doldurarak ne kadar zeki olduklarını eşe dosta duyurdukları son dönemin başarılı sitelerinden. Gayet.net büyüdü ve başarılı bir proje olarak farklı bir segmente yerini aldı. Sonra Hibrid yapılar çıktı ortaya... Avea'nın Patlican'ı buna son örnek mesela. Haber, müzik, arkadaşlık, astroloji, üyelere özel indirimler, filmlerin özel gösterimlerine davetiyeler vb birçok avantajı topluca sunmakta, iyi de yapmakta. Beni en çok Dominos kampanyası enterese etti, Domino's un dönerli pizzasını bir kez tadın beğenmezseniz bir daha yemezsiniz.
Web 2.0 etkisi
Tüm bunlar olup biterken Web 2.0 kavramı ve etkileri birçok şeyi değiştirdi. Yurtdışında ise Flickr, Myspace gibi insanların kendilerinden birşey paylaştıkları siteler ortaya çıkarken Türkiye'de “User Generated Content” ile “Community” kavramını başarılı bir şekilde birleştiren Sosyomat girdi hayatımıza. Site bize sadece ahkam kesebileceğimiz ve kişileri “tag”liyebileceğimiz, yani etiket yapıştırabildiğimiz bir platform sunuyordu. Keyfiliydi! Tıpki Yonja'da olduğu gibi hergün girer bakar olduk, bizimle aynı konulara ilgi duyan inasanlara tanıştık, yazıştık. Öyle bir noktaya geldi ki yeni üye alımı durduruldu ve kapasite artırımına gidildi. Herşey gayet iyi gidiyordu... aslında halen de gitmekte fakat geçtiğimiz ay “yenilenen” Sosyomat şimdi karmaşıklaştı, insanlar yollarını bulamaz oldu. Neyi nereye yazacağımızı, nereye ahkam keseceğimizi bilemeden dolanır olduk. Sosyomat yönetimine buradan bir mesaj vermek isterim; “Simple is better!”
Şimdi bir Facebook çılgınlığı yaşanmakta. Özellikle şu son 1 ayda ben dahil birçok insan Facebook ailesine katıldı. Facebook'u aylar önce duyup da niye üye olmadın sorusuna çok basit bir cevap veriyorum; o zaman benim dünyamdan kimse üye değildi ve benim “benden” olmayan insanlarla (Örneğin New Jersey'den Caroline) neyi ne kadar paylaşabiliridim? Üye profillerini dolanıp arkadaşlarımı, tanıdıklarımı ekleyerekten an itibariyle 218 kişilik bir networküm olduğunu ve davet ettiğim arkadaşlarımla birlikte yakında bu sayının artacağını düşünürsek “hedef kitlem olan gençlere ve genç yetişkinlere nasıl ulaşırım” sorusunu soran marka müdürlerine cevabı da vermiş oluyoruz.
Facebook sadece insan network’u olmasıyla değil, Facebook Apps dediğimiz küçük uygulamalarıyla interaktif bir arkadaşlık süreç yarattı. Şimdi birbirimizi HUG ediyor, Bira gönderiyor ve eğleniyoruz. Hatta Osmanlı POKE’si gibi tamamen türk ürünü şeyler de çıktı! İGOA olarak bu konuda eylemlerimiz olacak ;)
Next?
Bunun cevabını verebilen kişi zaten başarıyı yakalayacak ve zengin olacaktır! O yüzden anlamsız ahkamlar kesmek manasız gelmekte.
Ancak bir marka ya da kurumsal iletişim sorumlusu olarak bu yazıyı okuyorsanız naçizane tavsiyem markanızı ülkemizde sayıları (daha doğrusu bu işi hakkıyla yapabilen) 5-6 olan "interaktif ajans"lardan birine emanet etmenizdir ki her zaman bir adım önde olun, doğru bir strateji ile online mecrayı markanız için en iyi ve etkili şekilde kullanabilin...
18 Ağustos 2007
Her insanın mayoyla çalışma hakkı vardır!
"Bir iş düşünün... 'Ofis'iniz mango ağaçlarının altında. Çıplak ayaklarla, hamakta sallanarak çalışıyorsunuz. İki haftada bir masaj günü var. İşe mayoyla gidebiliyor, ulaşım için şirketin verdiği Scooter'ları kullanıyorsunuz. Şirket size ayrıca 'cennet'te bir ev, ve ola ki sıkılırsanız diye üç ayda bir ülkenize gidiş-dönüş bileti de sağlıyor.
Bahsettiğim cennet, Hindistan'ın 'sayfiye' eyaleti Goa. Şirket ise Ozan Coşkun, Borga Dinçler ve Muzaffer Malkoç'un kurduğu interaktif reklam ajansı, iGOA."
Yazının devamı için Sabah Gazetesi'ne linkimizi verelim >>>
iGOA - Let's GOA
21 Temmuz 2007
İnteraktif Ajanslar E-Zirve
E-Zirve'ye ülkemizde online mecraya yön veren, çalışmalarıyla, projeleriyle bu sektöre yöne veren interaktif ajanslar davetliydi. iGOA'yı Muzaffer ve benim temsil ettiğimiz e-zirve'ye katılan diğer interaktif ajanslardan 41-29, C-Section, Litespell, Trafo ve Rabarba'yı sayabilirim.
Etkinlikde ve sonrasında bizim ofiste yaptığımız geyiklerde birşeyin çok önemli olduğuna birkez daha inandım. İnteraktif ajanslar kendi aralarında ne kadar çok iletişimde olursa bu sektör o kadar sağlam bir gelişme yakalayacak. Yaratılacak bu pozitif ortamın sektörün doğal parçası olan websitelerine ve portallere de faydası olacağı şüphesiz. İnteraktif ajansların fikir olarak beslediği ve yönlendirdiği web sitelerinin ve portallerin kullanıcılarına daha yakın duracağı ve başarılı olacağı da bir gerçektir.
Bu etkinlik ayrıca bir başka gerçeğin de göstergesi oldu; internet bir alternatif mecra değildir!
28 Haziran 2007
Guerilla Marketing @ Kristal Elma
Amacına ulaştı mı? Bence kesinlikle evet! Bir gün içinde zaten bundan iyisi beklenemezdi. (Teşekkürler Seratonin) Şimdi işin WOMM ve PR tarafı var ki o bambaşka bir süreç. Geceden fotoğrafları akşama doğru upload edebilicem, şimdilik yandaki ile idare ediverin :)
13 Haziran 2007
(likemind)ist
25 Mayıs 2007
Benzerlik mi? Esinlenme mi? Kopya mı? 4
21 Mayıs 2007
Kristal Elma 2007
- Kurumsal Web Siteleri (W34)
- Mikro Siteler (W35)
- Online Reklam (W36)
- Advergame (W37)
- W34: Istanbul Modern veya Ottoman Empire
- W35: Anadolu Hayat - Patrona Mesaj veya KüçükAmaGüçlü
- W36: Favorim yok!
- W37: Mustafalar İçin veya Kafadan At!
11 Mayıs 2007
Dijital Pazarlama - Digital Marketing
Digital Marketing için ayrı bir blog açtık! www.dijitalpazarlama.blogspot.com pek yakında sizlerle... Şimdilik göz gezdirmekte olduğunuz bu blogdayız.
16 Nisan 2007
Digital Marketing Agency
02 Nisan 2007
Benzerlik mi? Esinlenme mi? Kopya mı? 3
22 Mart 2007
Web 2.0
TechWeb >>>
13 Mart 2007
Benzerlik mi? Esinlenme mi? Kopya mı? - Bölüm 2
12 Mart 2007
.pps for YTU
05 Mart 2007
Borga Dinçler @ YTU
19 Şubat 2007
Uygunsuz Gerçek - Küresel Uyarı
Karbondioksit ve diğer gazlar güneş ısısını atmosferde tutarak gezegenin yüzeyinin ısınmasına yol açar. Bu ısınma iyi bir olaydır çünkü gezegenimizin yaşanacak bir yer olmasını sağlar. Bunun yanında kömür, gaz, petrol gibi fosil yakıtları tüketerek ve ağaçları keserek dünyanın atmosferindeki karbondioksit oranını yükseltmiş durumdayız, ki bu da sıcaklıkların sürekli yükselmesine neden oluyor.
Bilimadamlarının birçoğu küresel ısınmanın gerçekliği konusunda hemfikir, küresel ısınmanın aktif bir şekilde devam ettiğini, bunun doğal bir olay olmaktan çok insanların aktiviteleri sonucunda oluştuğunu söylüyorlar. Kanıtları ise çok kuvvetli ve inkar edilemez düzeyde.
Değişimleri şu anda da gözlemleyebiliyoruz. Buzullar eriyor, birçok hayvan ve bitki yaşam alanlarının dışına çıkmak zorunda kalıyor, ciddi boyuttaki fırtınaların ve kuraklıkların sayısı artıyor.
YAPABİLECEĞİNİZ 10 BASİT ŞEY
Küresel ısınmayı durdurmak için sizde mi bir şeyler yapmak istiyorsunuz? Karbondioksit salınımını azaltmak için yapabileceğiniz 10 basit şey ve bunları yaptığınızda ne kadar karbondioksit tasarrufu sağlayabileceğiniz:
Ampulünüzü değiştirin
Standart akkor ampulünüzü tasarruf ampulü ile değiştirin, yılda 75 kg karbondioksit tasarrufu sağlayın.
Daha az araba kullanın
Daha sık yürüyün, bisiklet kullanın ve toplu taşıma araçlarından daha çok faydalanın. Araba kullanmadığınız her 2 km için 0,75 kg karbondioksit tasarruf edeceksiniz.
Geri dönüşüme katkıda bulunun
Evinizden çıkan çöplerin sadece yarısını geri dönüştürerek yılda 1200 kg karbondioksit tasarrufu sağlayabilirsiniz.
Lastiklerinizi kontrol edin
Düzgün şişirilmiş lastiklerle litre başına aldığınız yol %3 oranında artacaktır. Her 4 litre benzin tasarrufu, 10 kg karbondioksiti atmosferimizden uzak tutar.
Daha az sıcak su kullanın
Suyu ısıtmak için çok fazla enerji gerekmektedir. Daha az su tüketen bir duş başlığı ile 175 kg, giysilerinizi soğuk ya da ılık suda yıkayarak da 250 kg. karbondioksit tasarrufu yapabilirsiniz.
Ambalajları fazla olan ürünlerden kaçının
Çöpünüzü %10 oranında azaltarak 600 kg karbondioksit tasarrufu yapabilirsiniz.
Su ısıtıcınızı ayarlayın
Isıtıcınızı kışın 2 derece aşağı, yazın 2 derece yukarı ayarlayın. Bu basit ayarlamayla yılda 1000 kg karbondioksit tasarrufu sağlayabilirsiniz.
Bir ağaç dikin
Bir ağaç ömrü boyunca 1 ton karbondioksit emer.
Çözümün parçası olun
Harekete geçmek ve daha fazla bilgi almak için http://www.iklimkrizi.net ziyaret edin. Herkese anlatın ve arkadaşlarınızı “Uygunsuz Gerçek” filmini seyretmeleri için teşvik edin.
Unutmadan!
Kyoto Protokolünü "ekonomik gelişmemi olumsuz etkiler" diyerek imzalamayan ancak global ısınmaya en fazla katkısı olan ABD'ye de buradan selamlarımızı gönderelim ;)
07 Şubat 2007
İnteraktif Video/AdverGame
01 Şubat 2007
Mobile Monday Istanbul - February 2007
25 Ocak 2007
Yaşasın Özgür Müzik!
http://www.muzi.com.tr veya http://www.muziplay.com 'den şarkıları seçip "bedava" butonuna tıklayıp şarkıları indirebiliyorsunuz...