11 Ocak 2013

Emirates - Etihad - THY

Geçtiğimiz ay, son yıllarda gerek uçuş noktası gerekse filo bakımından büyüyen, Avrupalı ve Asyalı rakiplerinin korkulu rüyası haline gelen bu üç havayolu ile BAE – Türkiye arasında uçma şansı buldum. Bu yazımda adı geçen havayollarını ürün ve yolcu deneyimi açısından karşılaştırmak, yapılan pazarlama çalışmalarının ve alınan ödüllerin son tüketici olan yolcuya nasıl yansıdığını ele almak istiyorum.

Tarife
Her üç havayolu da doğudaki ve batıdaki uçuş noktalarını birbirine bağlamak adına dalga sistemi olarak adlandırılan bir uçuş planlaması yapmakta. Bu yapıda temel olarak uçuşlar birbirine bağlantı verecek şekilde planlanıyor ve yolcular çıkış  şehrinden kalkıp havayolunun merkezine (hub) indikten sonra 1-2 saatlik bir süre içerisinde varış şehrine doğru yola çıkabiliyor. Tabii her havayolu dalga sistemini kendi coğrafi konumuna, uçuş sürelerine ve en çok talep gören hatlarına göre ayarlıyor.

Örneğin THY’nin körfez bölgesinde günde tek sefer yaptığı Abu Dhabi, Doha vb. noktalardan uçuşları Istanbul’a sabah 06:00-07:00 aralığında inecek şekilde planlanıyor ki 08:00-09:00 aralığında kalkan Avrupa uçuşlarına ve sonrasında kalkan Amerika uçuşlarına rahat bağlantılar versin. Tabii bu durumda körfez ülkelerinden kalkışları da lokal saat ile sabah 02:30-03:30 civarında olmakta. Etihad’ın Abu Dhabi’den  ve Emirates’in Dubai’den kalkan uçuşları ise sizi daha az uykusuz bırakacak saatlerde.

Bu bölgede Dubai bir istisna; zira hem THY’nın hem de Emirates’in günde çift seferi mevcut. THY’nin ilk Dubai uçuşu yine sabah dalgasında. Emirates’in ise ikinci seferinin dönüşü gece 01:30 Dubai inişli olması sebebiyle biraz can sıkıyor zira evinize veya otelinize varışınız 04:00’ü buluyor.


Benim kişisel tercihim BAE’den Istanbul’a giderken THY’nın 08:20 Dubai – Istanbul veya Etihad’ın 09:40 Abu Dhabi – Istanbul uçuşları. Zira sabah makul bir saatte uyanıp öğlen Istanbul’da olabiliyorsunuz. Dönüşte ise Etihad’ın 14:05 Istanbul – Abu Dhabi veya Emirates ile 15:35 Istanbul – Dubai uçuşları hem Istanbul’da yarım gün geçirme  hem de BAE’ye akşam makul bir saatte inip ertesi gün işe sefil olmadan gitme olanağı tanıyor. Uykusuzluğu dert etmeyen ve Istanbul’da maksimum zaman geçirmek isteyenler için ise THY’nın gerek Abu Dhabi gerekse Dubai’den kalkan sabah dalgasındaki uçuşları ile gidiş ve yine THY’nın  akşam uçuşları ile dönüş ideal.

Türkiye’den BAE’ye ziyarete gelecekler için ise durum biraz farklı. Şayet bir arkadaşınızda değil de otelde konaklayacaksanız boşu boşuna bir gece daha otel ödemek yerine buraya iniş saatinizi otellerin check-in saatlerine göre ayarlamak en mantıklısı. Bu durumda sabah 07:05’de Dubai’ye inen THY uçuşu en uygun geliş seçeneği zira göz taraması, pasaport kontrolü ve bagaj işlerini hallettikten sonra otelinize varmanız 10:00’u bulur. Şanslıysanız hemen, değilse iki-üç saat içerisinde odanıza girmiş olursunuz. Dönüşte ise Dubai veya Abu Dhabi’deki zamanınızı maksimize edecek en geç uçak Emirates’in 14:35 Dubai – Istanbul uçuşu. Bu arada belirtmeden geçmeyelim Dubai – Abu Dhabi arası 1 saat olması sebebiyle her iki havalimanı da planlamada kullanılabilir. Hatta THY milleri ile uçacaksanız Abu Dhabi hattında daha rahat yer bulunuyor, benden söylemesi.

Uçaklar ve Kabin

Emirates tüm uçuşlarında Boeing 777-200 kullanmakta zira filosunda hiç dar gövdeli uçak yok. THY ise Abu Dhabi ve sabah Dubai uçuşlarını Airbus 321 ile, Dubai ikinci uçuşunu ise Boeing 777-300 veya Airbus 330 ile gerçekleştiriyor. 


Etihad ise yazın ve yoğun dönemlerde Abu Dhabi hattında A330 ile uçarken talebin nispeten düşük olduğu günlerde Airbus 320 kullanabiliyor. 

Elbette havayollarının reklamlarında kullanılan Business Class koltuklar, First Class kabinler, uçan aşçılar ve hatta uçağın arkasına konumlanmış barlar başka bir dünya, ekonomi sınıfı dünyası başka.

Genel olarak ekonomi kabinleri kıyaslandığında THY’nın Boeing 777-300 uçağı elbette içlerinde en güzeli ve rahatı. Ardından Etihad’ın A330 kabini gelmekte. Emirates ise özellikle B777-200’leri ile sınıfta kalıyor. 

Bunun yanında yine THY’nın A321’i ve Etihad’ın A320’si de gayet rahat fakat özellikle uçuşlar tam dolu olduğunda biraz sıkıntı yaratabiliyorlar.

Tüm bu uçaklarda yüzlerce filmin, belgeselin ve radyo kanalının bulunduğu kabin içi eğlence sistemleri standart. THY ve Emirates’de yakın zamanda hizmete sunulan Wi-Fi internet bağlantısı ise güzel ama ücreti belli değil. Yurtdışında normal roaming’e girdiğinizde bile data bağlantısı için yüklü faturalar öderken uçak içerisinde uydu üzerinden internete bağlanma fikri beni biraz korkuttu.

Her üç havayolu da sürekli yolcu sayılarını arttırdıkları için filolarını da bu talebe uygun olarak genişletiyorlar. Bu da popüler olan hatlarda havayollarının daha yüksek kapasitede uçak kullanma imkanı veriyor ki yakın zamanda Atina’ya dünyanın en büyük uçağı süper jumbo A380 ile uçmaya başlayacak olan Emirates Istanbul uçuşlarından birini A380’e çevirebilir. Etihad, yakında teslim almaya başlayacağı yeni nesil B787 Dreamliner uçaklarının kullanılacağı hatlar arasına Istanbul’u çoktan eklemiş durumda. Tüm bu gelişmeler yakın zamanda biz yolcuların daha yeni ve modern uçaklarda daha rahat uçuşlar yapmamızı sağlayacak.

Kabin Ekipleri, Yemekler ve Servis
Üç havayolu içerisinde en yardımcı ve halden anlayan yine  THY ekipleri. Sonrasında Etihad gelmekte. Emirates ise sanırım çok büyüdüğünden ekipler mekanikleşmiş, yolcuyu fazla umursamıyorlar. Elbette bunlar benim uçuşlarımda yaşadığım kişisel deneyimlerim ve farklı ekiplerle yapılan uçuşlarda farklı sonuçlar doğabilir.

Yemek konusunda Turkish Do&Co gerçekten bence fark yaratıyor. Yıllar yılı kahvaltı denildiğinde akla gelen yumurta-patates-sosis ezberini bozarak bize kaşarlı-mantarlı tost ve su böreği vermek bile farklı bir bakışı açısının olduğunu gösteriyor. Etihad kahvaltı vermek yerine servisi biraz sarkıtıp normal yemek vermekte. Emirates’in ise tüm uçuşlarında tercihi yemek, lakin özellikle Dubai çıkışlı uçuşlarda bazı yemek seçenekleri biz Türklerin ağız tadına pek uygun olmayan Hint/Asya baharatları ile pişmiş oluyor, dikkat. Emirates’e bir önemli not; istisnasız her uçuşta yemek servisinin başlaması en az 1 saati buluyor ve tepsiler yemek bittikten sonra çok uzun süre yolcuların önünde kalıyor ve rahatsızlık yaratıyor. Servis zamanlaması biraz optimize edilemez mi?

Burada bir önemli not da THY ve kabin şefleri için gelsin; pek çok havayolunda olduğu gibi THY da mil programını pazarlamak adına kabin anonsları yapıyor. Buna hiç bir itirazım yok zira sadık müşteri yaratmak çok önemli ve bu tip global havayollarının buna ihtiyacı var. Lakin bu anonsların zamanlamaları kabin şefleri tarafından ayarlanmalı ve mantıklı saatlerde yapılmalı zira 03:30’da Dubai’den kalkan, ana kabin ışıkları kapatılmış ve pek çok yolcunun uyduğu uçakta bir anda yüksek sesle yapılmaya başlanan Miles&Smiles tanıtımı yarardan çok zarar getiriyor. Halbuki aynı anons inişe geçmeden önce yapılsa hem daha az rahatsız edici olur, hem de etkili.

THY uçuş öncesi dağıttığı ve içerisinde çorap, uyku gözlüğü ve kulak tıpası çıkan ‘comfort kit’ ile Etihad ise yemek sonrası yaptığı Espresso, Sıcak Çikolata ve Cappuccino servisi ile fark yaratıyor. Ayrıca THY’nın yerli şarapları da servis etmesi Türk şarabının tanıtımı için güzel bir destek.

Havalimanları
Yolcu deneyimini etkileyen önemli bir unsur da havayollarının merkezleri, yani ‘hub’ları ve uçtuğu meydanda kullandığı terminal. Istanbul’da tüm havayolları tek terminali kullanırken dünyanın pek çok önemli havalimanlarında havayolları farklı terminalleri kullanıyor. Örneğin British Airways Londra Haethrow’un en yeni ve modern Terminal 5’i kullanırken Frankfurt’ta Lufthansa, Zürich’te SWISS ya da Asya havalimanlarında lokal havayolları ya mevcut terminalin en iyi tarafını ya da kendi terminallerini kullanıyorlar.

Bu yazıda ele aldığımız üç havayolu açısından bu konuda en avantajlısı Emirates zira Dubai havalimanının hem Terminal 3’,ü hem de Ocak 2013’de açılan ve sadece A380’lere hizmet veren terminali sadece Emirates’in kullanımına tahsis edilmiş durumda. Emirates’in bu avantajı Terminal 1’i kullanan THY da dahil diğer tüm havayolları için dezavantaj zira hem daha eski bir terminal hem de çok kalabalık. Özellikle Dubai varışlı uçuşlarda Terminal 1’de çok uzun göz taraması ve pasaport kuyrukları oluyor ve uçuşunuz iyi geçse bile keyfinizi kaçırıyor.

Etihad da Abu Dhabi’de benzer bir avantaja sahip. Terminal 3 tamamen Etihad ve hisse sahibi olduğu Virgin Australia ve Air Seychelles uçuşlarına tahsis edilmiş durumda. 2009 yılında açılan bu terminal kompakt ve yolculara hızlı hareket  imkanı sağlıyor. Tıpkı Dubai’de olduğu gibi burada da diğer tüm havayolları Terminal 1’i kullanmakta.

THY’na bakacak olursak; ülkemizdeki tüm diğer havalimanları gibi Istanbul Atatürk Havalimanı da havayolu ayrımı yapmadan herkese tek terminalden hizmet veren bir yapıya sahip. THY için ayrı check-in adaları, özel bekleme salonları vb. ayrıcalıklar sağlansa da bu konuda rakiplerine göre dezavantaj yaşıyor.

Yazıyı bu üç havayolunu karşılaştırmak için yazdım ve yazarken bir kez daha gördüm ki her üçünün de daha fazla yatırım yapmaları, odaklanmaları gereken alanlar var.  Fakat diğer taraftan yine bu üç havayolu – ki Qatar’ı da bu gruba dahil edebiliriz -  dünya sivil havacılığını pozitif anlamda değiştiriyor ve geliştiriyorlar. Hem kendi aralarındaki hem de Avrupalı ve Uzakdoğulu taşıyıcılarla giriştikleri rekabet neticede bizlere daha iyi ürün ve hizmet olarak yansıyor. 

İşin en ilginç tarafı bu dört havayolundan üçü 25 yıl önce yoktu, THY ise 1988 yılında büyümeye yeni başlamış orta ölçekli bölgesel bir havayoluydu. Bu önemli ayrıntıyı da ileride değerlendirmek sözü ile bu yazımızı noktalayalım.

2013 yılında herkese bol seyahat ve güzel uçuşlar dilerim...

Bu yazı aynı zamanda kokpit.aero sitesinde yayımlanmıştır.

Hiç yorum yok: