A mixture of views and re-posts about Marketing, Branding, Advertising and Aviation...
25 December 2007
Alexa - Türkiye Top 10
Elbette genel gidişat ile ilgili güzel veriler sunmaktadır, bu da ayrı. Bugün iGOA'nın durumuna bakmak için girdim zira .in domainimiz olduğu için nasıl değerlendirdiği benim için ilginçti.
Ardından ülkeler bazında sıralamalar baktım... Alexa Türkiye Top 100 listesi aslında ülkemizdeki internet kullanımı ile ilgili ipuçları vermekte. (Listenin tamamı için >>>)Kabaca değerlendirmek gerekirse arama motorları, haber siteleri, bankalar ve online alışveriş siteleri öne çıkmakta. Diğer taraftan Facebook ikinci sıraya oturmuş ki bu Türkiye'de şu sıralar ne kadar popüler olduğunun bir başka kanıtı. Boşuna o kadar yazılıp çizilmiyor hakkında ;)
Alexa - Türkiye Top 10
1- Google Türkiye (Gayet normal karşılıyorum) http://www.google.com.tr/
2- Facebook (Yukarıda da yazdığım gibi popüler olmasının bir başka kanıtı) http://www.facebook.com/
3- Windows Live (IE'da default gelen search engine'i değiştirmeyenler fazla)
4- YouTube (Demek ki pek meraklıyız videolara) http://www.youtube.com/
5- Google (Bu yılların alışkanlığı ya da tercih bilinmez ama ben de halen http://www.google.com/ kullanırım)
6- Milliyet (Türkiye'nin en çok okunan online gazetesi! Ah bir de http://www.milliyet.com.tr/ habire auto-refresh olmasa)
7- Hürriyet http://www.hurriyet.com.tr/
8- MyNet (İşte bir portal... http://www.mynet.com/ 'un E-Kolay'a attığı fark büyük)
9- MSN http://www.msn.com/
10- Yahoo http://www.yahoo.com/
Bu verileri istediğiniz gibi yorumlama şansız var tabi... Ben bu listeye göre şu sonuca varıyorum; Türkiye'de internet en fazla birşeyler arama, haber alma ve eğlence için kullanılıyor.
Peki o zaman hedef kitleniz bu sitelerde mi? Daha doğrusu bu siteler aracılığı ile hedef kitlenizi yakalayıp kendi sitenize getirebiliyor musunuz? MyNet hariç diğerleri için emin olamıyorum.
Mesele en fazla trafiği almak değil... mesele Alexa'da Top 10 veya Top 20'de olmak değil. Yani offline dünyada tirajı yüksek gazete veya dergi olmak önemli olabilir ama internetin bambaşka kuralları ve doğası var. Mesele kaliteli bir kitleye/kullanıcıya sahip olmakta/ulaşmakta. Bu nedenle hedef kitlenize uygun bir iletişim (kampanya/advergame/microsite vs) ve onlara ulaşabileceğiniz online medya planı çok önemli.
Bir gazeteye verilen 2 yarım sayfa ilan bedeline internette neler yapabileceğini hiç düşündünüz mü?
13 December 2007
iGOA Web Developer aramakta...
http://web7.kariyer.net/jobsearch/detayliarama.kariyer?arn=&sid=&profilno=15901&Ara=5
Hadi hayırlısı...
25 November 2007
İnteraktif Pazarlama Zirvesi 2007
Bu seneki zirvenin konusu "İnteraktifin sihri ne?" MMI tarafından organize edilen zirveye katılım ve detaylı bilgi için tıklayınız
06 October 2007
Sosyalleşme ve Networking
Bu arada aramızda (yeni nesil interaktif ajanslar yani) trendleri en sıkı takip eden Alemşah'ın hakkını teslim edelim.
İnternet ve İletişim
İnternetin gelişmesi ile insanlar bana göre en temel ihtiyaçlarından bir olan "iletişim" için yeni bir platforma kavuştu. İlk önümüze gelen yenilik "email" oldu. Şahsen ilk mail adresimi yanılmıyorsam 1995 yılında http://www.lycos.com/ 'dan almıştım ve ABD'ye eğitim için giden arkadaşlarımla yazışıyordum. Ne müthiş bir olaydı! Kısa zaman içinde herkesin bir email adresi oldu... Hoş bence elle yazılmış, zarfının üstünde pulu ile “normal” bir mektubun yeri ayrıdır, o başka bir tartışma konusu.
Sonrasında insanların hayatına mIRC girdi... IRC (Internet Relay Chat) insanlara internet üzerinden anında mesajlaşma imkanı sunuyordu. Yani email yaz, gönder, cevabını bekle, cevap yaz vs yerine tıkır tıkır yazışmaya başlamıştık. Kabul etmek lazım ki kullanıcı dostu değildi ama o tarihlerde bunun bir önemi de yoktu. Bunun devamında hikayesini 2007 yılında Doğan Yayın Holding'in düzenlediği "Buluşma" etkinliğinde bizzat kurucusu Joseph Vardi'den dinlediğim, internet tarihinin belki de en başarılı programlarından biri olan ICQ geldi. Artık yazışmanın öesinde “ooo”, “a aa” diyebiliyorduk. ICQ uzun bir süre bu iletişim dünyasını domine etmişti... diğer yandan Microsoft'un oyunun dışında kalması zaten düşünülemezdi! MSN Messenger ya da Windows Live Messenger eminim şu anda birçoğunuzun halen majör mesajlaşma yazılımı olarak masaüstünüde durmakta. Geliş tarihini hatırlamıyorum ama messenger'a video seçeneği eklendiğinde, yazıştığımız insanı gördüğümüzde de bir “vay” demiştim.
Teknoloji ilerliyor, insanlar yazının başında da bahsettiğimiz gibi "iletişim" için farklı yollar seçmeye başlıyordu. Bugün Hindistan'daki ortağımla Skype'dan görüntülü olarak konuşabilmekteyim. Fakat tüm bunlar yaşanırken başka bir ihtiyaç da mesajlaşmaya paralel olarak gelişiyordu; "sosyalleşme".
Sosyalleşme ve Networking (Kişisel Ağ)
Bu noktada insanlar "kendilerinden" olan ya da "aynı amaçları" olan insanlara internet dünyasında buluşmaya başladılar. Bu aynı okulda okuyan insanların bir araya geldikleri küçük online networklerden tutun arkadaş sitelerine uzanan geniş bir yelpazeyi oluşturan "online network"lerin, "community site"ları hayatımıza getirdi.
Kendimi internetin dünyadaki gelişmesi konusunda fazla ahkam kesecek yeterlilikte görmüyorum çünkü bu konuda yeterli araştırma yapmış biri değilim. Ancak Türkiye'de yaşanan sürecin bir parçası olan ve deneyimlemiş bir olarak ülkemizdeki gelişimi aktarmak istiyorum.
Yanılmıyorsam ilk gruplaşmalar o dönemin önemli oyuncuları olan ISP(Internet Service Provider)'lerin (Superonline, MyNet, E-Kolay, Ixir) sitelerinde başladı. Superonline=Internet olduğu dönemden bahsediyorum :) (56K dial-up bağlantı sağlıyordu bu şirketler) Bu noktada Ixir’in CHIVI’si ilk projelerden birisiydi. Ve tabii ki ekşi sözlük! Dünyanın en eski sosyal ağlarından birisi olabilir mi acaba?
Bu süreçde biz Türkiye'de hep yurtdışındaki trendleri, yenilikleri takip eden bir konumda olduk, halen de öyleyiz. ICQ, mIRC gibi programları kullananlar zaten bu tip yeniliklere hazırdı, açtı. Forumlar, arkadaşlık siteleri çığ gibi büyüdü ve tamamının ilham kaynağı yurtdışındaki örnekleriydi.
2004 yılının başında hayatımıza Yonja girdi. Şubat 2004'de kuzenimin önerisiyle üye olduğumda Yonja'nın üye sayısı yanlış hatırlamıyorsam 1.500-2.000 kişiydi. Biz bizeydik aslında. İş arkadaşlarımız, dostlarımız oradaydı. Yıllardır görüşmediğimiz, izlerini kaybettiğimiz insanları bulduk ekledik profilimize. Keyfiliydi, her gün hadi bilemediniz haftada en az 3-4 defa girip zaman geçiriyorduk sitede. Sonra bir anda Yonja çılgınlığı başladı ve bugün üye sayısı milyonlarla ifade ediliyor. Bu yazıyı yazmak için aylar sonra girdiğimde profilimde şöyle bir bilgi vardı; “61 arkadaşınız üzerinden 4,558,374 kişiye bağlısınız. (Arkadaş sayımdaki düşüş Yonja'yı terk eden insanların oranı hakkında bana bir bilgi vermekte zaten) Şu anda 22,906 Yonja üyesi Online” Bu bana Bir şey ifade ediyor mu? Kesinlikle hayır zira Yonja benim için miadını doldurmuştur. Buradaki aktif kitle bir marka için hedef kitle midir? Tartışılır...
Aynı dönemde 80630 çok daha başarılı bir yönetimle daha kapalı bir community yarattı. (İlk üyeliğimin şifresini vs unuttuğum ve bir daha geri alamadığım için üzülmüştüm bile) 80630 kullanıcılar için daha sonuç odaklı bir siteydi ;) Bugün eski popülerliğini yitirmiş olsa da halen insanların takıldığı bir yer olmaya devam etmekte. Markalar online medya planlamalarında halen 80630'a yer verebilmekte. Türkiye’de kadın/erkek oranının kadının %60 olduğu tek yer sanırım hala 80630 :)
Bunları yazıp-konuşurken Siberalem'den bahsetmeden elbette olmaz. Ama ben Metin Solmaz ve çalışma arkadaşlarının son projesine değinmek isterim. Gayet.Net, adı üzerinde insanların net bir amaçla üye oldukları, arkadaş edindikleri, birbirlerine sevgililer gününde ücreti karşılığı sanal çiçek gönderdikleri, testler doldurarak ne kadar zeki olduklarını eşe dosta duyurdukları son dönemin başarılı sitelerinden. Gayet.net büyüdü ve başarılı bir proje olarak farklı bir

Web 2.0 etkisi
Tüm bunlar olup biterken Web 2.0 kavramı ve etkileri birçok şeyi değiştirdi. Yurtdışında ise Flickr, Myspace gibi insanların kendilerinden birşey paylaştıkları siteler ortaya çıkarken Türkiye'de “User Generated Content” ile “Community” kavramını başarılı bir şekilde birleştiren Sosyomat girdi hayatımıza. Site bize sadece ahkam kesebileceğimiz ve kişileri “tag”liyebileceğimiz, yani etiket yapıştırabildiğimiz bir platform sunuyordu. Keyfiliydi! Tıpki Yonja'da olduğu gibi hergün girer bakar olduk, bizimle aynı konulara ilgi duyan inasanlara tanıştık, yazıştık. Öyle bir noktaya geldi ki yeni üye alımı durduruldu ve kapasite artırımına gidildi. Herşey gayet iyi gidiyordu... aslında halen de gitmekte fakat geçtiğimiz ay “yenilenen” Sosyomat şimdi karmaşıklaştı, insanlar yollarını bulamaz oldu. Neyi nereye yazacağımızı, nereye ahkam keseceğimizi bilemeden dolanır olduk. Sosyomat yönetimine buradan bir mesaj vermek isterim; “Simple is better!”
Şimdi bir Facebook çılgınlığı yaşanmakta. Özellikle şu son 1 ayda ben dahil birçok insan Facebook ailesine katıldı. Facebook'u aylar önce duyup da niye üye olmadın sorusuna çok basit bir cevap veriyorum; o zaman benim dünyamdan kimse üye değildi ve benim “benden” olmayan insanlarla (Örneğin New Jersey'den Caroline) neyi ne kadar paylaşabiliridim? Üye profillerini

Facebook sadece insan network’u olmasıyla değil, Facebook Apps dediğimiz küçük uygulamalarıyla interaktif bir arkadaşlık süreç yarattı. Şimdi birbirimizi HUG ediyor, Bira gönderiyor ve eğleniyoruz. Hatta Osmanlı POKE’si gibi tamamen türk ürünü şeyler de çıktı! İGOA olarak bu konuda eylemlerimiz olacak ;)
Next?
Bunun cevabını verebilen kişi zaten başarıyı yakalayacak ve zengin olacaktır! O yüzden anlamsız ahkamlar kesmek manasız gelmekte.
Ancak bir marka ya da kurumsal iletişim sorumlusu olarak bu yazıyı okuyorsanız naçizane tavsiyem markanızı ülkemizde sayıları (daha doğrusu bu işi hakkıyla yapabilen) 5-6 olan "interaktif ajans"lardan birine emanet etmenizdir ki her zaman bir adım önde olun, doğru bir strateji ile online mecrayı markanız için en iyi ve etkili şekilde kullanabilin...
04 September 2007
iGOA Müşteri Temsilcisi Aramakta
Tercihimiz interaktif ajans tecrübesi olan biri ama İngilizceyi konuşabilen, insan ilişkilerinde kendine güvenen, zeki, eğlenceli, keyifli biri iseniz durmayın work@igoa.in adresine CV'nizi gönderin.
iGOA - Let's GOA
18 August 2007
Her insanın mayoyla çalışma hakkı vardır!

Bahsettiğim cennet, Hindistan'ın 'sayfiye' eyaleti Goa. Şirket ise Ozan Coşkun, Borga Dinçler ve Muzaffer Malkoç'un kurduğu interaktif reklam ajansı, iGOA."
Yazının devamı için Sabah Gazetesi'ne linkimizi verelim >>>
iGOA - Let's GOA
21 July 2007
İnteraktif Ajanslar E-Zirve

E-Zirve'ye ülkemizde online mecraya yön veren, çalışmalarıyla, projeleriyle bu sektöre yöne veren interaktif ajanslar davetliydi. iGOA'yı Muzaffer ve benim temsil ettiğimiz e-zirve'ye katılan diğer interaktif ajanslardan 41-29, C-Section, Litespell, Trafo ve Rabarba'yı sayabilirim.
Etkinlikde ve sonrasında bizim ofiste yaptığımız geyiklerde birşeyin çok önemli olduğuna birkez daha inandım. İnteraktif ajanslar kendi aralarında ne kadar çok iletişimde olursa bu sektör o kadar sağlam bir gelişme yakalayacak. Yaratılacak bu pozitif ortamın sektörün doğal parçası olan websitelerine ve portallere de faydası olacağı şüphesiz. İnteraktif ajansların fikir olarak beslediği ve yönlendirdiği web sitelerinin ve portallerin kullanıcılarına daha yakın duracağı ve başarılı olacağı da bir gerçektir.
Bu etkinlik ayrıca bir başka gerçeğin de göstergesi oldu; internet bir alternatif mecra değildir!
28 June 2007
Guerilla Marketing @ Kristal Elma

Amacına ulaştı mı? Bence kesinlikle evet! Bir gün içinde zaten bundan iyisi beklenemezdi. (Teşekkürler Seratonin) Şimdi işin WOMM ve PR tarafı var ki o bambaşka bir süreç. Geceden fotoğrafları akşama doğru upload edebilicem, şimdilik yandaki ile idare ediverin :)








27 June 2007
Güle Güle Jupp Derwall
Bu konuya blogumda deyinmemin nedenine gelince... Derwall, Galatasaray'ın başına geldiğinde Florya'nın sahası toprak, tesisleri iptidai, daha da önemlisi "kafa"lar dar, görüşler "kısır"dı. Derwall'in başlattığı fikir devrimi Mustafa Denizli'nin %51 söylemi ile gelişti, Fatih Terim ile zirve yaptı. Bu süreç bana ve benim jenerasyonumuza birşeyi öğretti; "imkansız diye birşey yoktur!" Bunu hepimiz gördük, inanınca olabildiğini öğrendik.
Derwall'in Türkiye'ye ayak bastığı yıl Galatasaray'ın UEFA kupasını alacağını, yetmezmiş gibi Real Madrid'i devirip bir de Süper Kupayı müzesine koyacağına kimse inanmazdı. Ya da 2007/8 yılında Roberto Carlos, Lincoln gibi yıldız futbolcuların Türkiye'de oynayacağına??? Türk takımları artık Avrupa Kupalarında bir-iki tur geçmeyi değil final oynamayı, kupayı almayı düşünüyorlar. Kısacası Derwall ile başlayan "düşünce devrimi" başarıya ulaşmış gözüküyor ;)
Sporda yaşanan bu "düşünce devrimi" bugün kişilerin iş ve özel hayatlarına da yansımış durumda. Şahsen iGOA'yı kurarken, Goa'da ofis açmayı ve Cannes'da ödül almayı kendime hedef olarak koymuş, bu hayalin peşinden sağlam adımlarla gidiyorsam bunda Derwall'in de payı olduğuna inanıyorum...
Teşekkürler Jupp Derwall, yolun ışık olsun!
13 June 2007
(likemind)ist

28 May 2007
Web2.0 nedir?
Web2.0 Link
Aslında böyle konuları ayrı ayrı yazmak mı yoksa tek blogdan ilerlemek mi daha uygun olacak onu düşünüyorum... du bakalım!
25 May 2007
Benzerlik mi? Esinlenme mi? Kopya mı? 4
Lakin önce ilk 3 yazımızı hatılayalım... özelikle de ilkini:
http://borgadincler.blogspot.com/2006/10/benzerlik-mi-esinlenme-mi-kopya-m.html
http://borgadincler.blogspot.com/2007/03/benzerlik-mi-esinlenme-mi-kopya-m-blm-2.html
http://borgadincler.blogspot.com/2007/04/benzerlik-mi-esinlenme-mi-kopya-m-blm-3.html
Gelelim serinin 4ncü "case"ine
Ancak burada sapla samanı iyi ayırmak gerekiyor zira sitenin altında iki ajansın imzası var. Bunlardan biri C Section ki bu projede konsepti, fikri, kurguyu web'e yansıtan rolünde. Diğeri ki bu yazının bence esas muhatabı, TBWA\ İstanbul. Projenin özünde akapella tadında bir reklam fikri var. Tahminimce C Section'a verilen brief de bu yönde.
Anadolu Hayat yukarıdaki örneklerle karşılaştırıldığında daha masum kalmakta. En zaından kopya olarak adlandırılamaz. Şimdi benzerlik mi yoksa esinlenme mi olduğuna siz karar verin.
http://www.uniqlo.jp/mixplay/
Ne diyim? Bu serinin ilk yazısında yazdığım gibi "Neticede her fikir insan aklının ürünü ve aynı sosyal kaynaklardan ve olaylardan beslenen insanlar benzer üretimlerde bulunabilirler. İşte burada da malum tartışma başlar!"
21 May 2007
Kristal Elma 2007

- Kurumsal Web Siteleri (W34)
- Mikro Siteler (W35)
- Online Reklam (W36)
- Advergame (W37)
- W34: Istanbul Modern veya Ottoman Empire
- W35: Anadolu Hayat - Patrona Mesaj veya KüçükAmaGüçlü
- W36: Favorim yok!
- W37: Mustafalar İçin veya Kafadan At!
11 May 2007
Dijital Pazarlama - Digital Marketing

Digital Marketing için ayrı bir blog açtık! www.dijitalpazarlama.blogspot.com pek yakında sizlerle... Şimdilik göz gezdirmekte olduğunuz bu blogdayız.
16 April 2007
Digital Marketing Agency
İnternetin hayatımıza girmesiyle bu yeni mecra için üretim yapan firmalar da iş hayatına girmişti. Firma diyorum zira onlar dahi kendilerini ajans olarak ifade etmiyorlardı ;) Ardından suni bir büyüme ve balonun patlaması ile herkesler kıçının üstüne oturdu.
Lakin iyi de oldu! Sektör özeleştiri yaptı, kendine çeki düzen verdi ve en önemlisi zamanla "user"ın önemini kavradı. Web 2.0 işte böyle bir süreçte oluştu ve bugünkü kavramsal haline geldi. Yani "Web 2.0" is not the next big thing! Kendini web 2.0 ajansı olarak tanımlayanlardan veya sitenizi web 2.0'a upgrade edelim filan diyenlerden aman imtina edin dostlar! (Bakınız Web 2.0)
2000'li yıllarda gündeme oturan "interaktif" kavramı da pek çok defa yanlış kullanıldı, herşeyin başına "interaktif" kondu. Halbuki "interaktif ajans" kavramı başkaydı. Ana mecra olarak interneti kabul eden ve müşterilerine internet ve ona bağlı konularda üreten, düşünen ajanslardı. En sonr bir toplantıda "interaktif etkileşimli xxx" gibi bir tanımlama yapıldı ki "geri iade" veya "nüans farkı" gibi bir şey oldu! (Yani boku çıktı)
Şimdi Web 2.0 kavramının (gerçeğinin) hayatımıza girmesiyle gerek reklam ajansları gerekse interaktif ajanslar daha geniş açıdan bakmak, düşünmek ve yaratmak zorundalar. Kimi üstadlar buna 360 derece hizmet diyorlar. Ben açının o kadar büyümemesi, focusun kaybedilmemesi gerektiğine inanlardanım. Fakat gerek iş tanımı ve düşünce anlamında gerekse hizmetler anlamında yeni bir tanımlama gerekiyor.
Digital Marketing Agency
Evet... yeni kavramlar, hizmetler, talepler, değişim "Digital Marketin Agency", Türkçe olarak "Dijital Pazarlama Ajansı" kavramlarını hayatımıza sokuyor. Aslında kavram yeni olmasa da hakkını vererek, hizmet anlamında yeni bir konsept.
Ülkemizde henüz bu konsepti benimsemiş bir interaktif ajans mevcut değil. Bu konsepte yakın duran ve uygulayabilecek ajanslar var. Bakalım yakın gelecekte ülkemizde ve dünyada bu sektör nasıl şekillenecek?
02 April 2007
Benzerlik mi? Esinlenme mi? Kopya mı? 3
Bu kadarına pes diyorum! Bunun adı ne Benzerlik ne de Esinlenme...bu düpedüz kopyaya girmekte. Bir de utanmadan altına Copyright koymuşlar.
Orijinal Manadigital Websitesi: www.manadigital.com
Apartma Fixel Studio Websitesi: http://www.fixelstudio.com/
Daha önceki yan basmalar;
Bölüm 1: http://borgadincler.blogspot.com/2006/10/benzerlik-mi-esinlenme-mi-kopya-m.html
Bölüm 2: http://borgadincler.blogspot.com/2007/03/benzerlik-mi-esinlenme-mi-kopya-m-blm-2.html
UPDATE:
"Benzerlik mi? Esinlenme mi? Kopya mı?" başlıklı yazılarımda dikkatinize sunduğum 3 kopya siteden ikisi düzeltildi. İlk yazımda bahsettiğim Terrace Fulya Projesinin web sitesi yenilenmiş haliyle yayında. İkinci yazımda bahsettiğim Onkaplan (ki bu bir interaktif ajans) halen kopya sitesi ile yayında! Son yazıya konu olan ve Manadigital'in web sitesini bire-bir kopyalamış olan Fixelstudio'nun sitesi şu anda yapım aşamasında. Emeğe ve fikirlere saygı duymak gerekiyor di mi??? ;)
22 March 2007
Web 2.0
TechWeb >>>

13 March 2007
Benzerlik mi? Esinlenme mi? Kopya mı? - Bölüm 2
Ekim ayında Terrace Fulya ve Jordan Architects sitelerini karşılaştırmıştık, yorumu sizlere bırakmıştık. Bugün kontrol ettiğimde Terrace Fulya sitesini yenilemiş ve Rekare imzası yok. Yanlıştan dönülmüş iyi de olmuş!
http://borgadincler.blogspot.com/2006/10/benzerlik-mi-esinlenme-mi-kopya-m.html
Şimdi elimizde daha vahim bir örnek var!
Sitelerden biri yurtdışından bir sanatçıya diğeri de ülkemizden bir online reklam ajansına ait. Üstelik bu ajansımız muteber firmalara hizmet vermekte. Ben o muteber markaların yöneticileri olsam aklıma kurt düşerdi...
Her iki sitenin de linklerini paylaşıyor ve yorumu yine size bırakıyorum;
http://www.kurtstallaert.com/
http://www.onkaplan.com/
Benzerlik mi? Esinlenme mi? Kopya mı?
12 March 2007
.pps for YTU
Yahoo Briefcase ve Google Docs sunumu host edemedikleri için 2 günlük bir gecikme yaşandı. Perşembe günü sizinle paylaştığım sunumu aşağıdaki linkten indirebilirsiniz.
LINK >>>
Yorumlarınızı ve sorularınızı buradan alabilirim...
05 March 2007
Borga Dinçler @ YTU
Elbette bu sosyomat.com'da kestiğimiz ahkamlardan farklı ve gayet ciddi bir mesele. Bölümün 2nci sınıf öğrencilerine "Marketing", "Online / Digital Mecra" ve "SMarketing" konularında bildiklerimi aktarmaya çalışacağım.
Geçen sene kullandığım sunumu update ederek belirli ölçüde bir tutarlılık yakalamak istedim ama ne mümkün! Bir yılda değişen ve yaşanan o kadar çok şey var ki ben bile şaşırıyorum. Üstelik ben de sektörde masanın diğer tarafına geçmişken (Doğan Online / Muzi) çok ama çok şaşırıyorum!
Geçen yıl ders süper geçmiş, sonrasında aldığım "feedback"lerde çok iyiydi. Umarım bu sene de keyifli geçer...
19 February 2007
Uygunsuz Gerçek - Küresel Uyarı
Karbondioksit ve diğer gazlar güneş ısısını atmosferde tutarak gezegenin yüzeyinin ısınmasına yol açar. Bu ısınma iyi bir olaydır çünkü gezegenimizin yaşanacak bir yer olmasını sağlar. Bunun yanında kömür, gaz, petrol gibi fosil yakıtları tüketerek ve ağaçları keserek dünyanın atmosferindeki karbondioksit oranını yükseltmiş durumdayız, ki bu da sıcaklıkların sürekli yükselmesine neden oluyor.
Bilimadamlarının birçoğu küresel ısınmanın gerçekliği konusunda hemfikir, küresel ısınmanın aktif bir şekilde devam ettiğini, bunun doğal bir olay olmaktan çok insanların aktiviteleri sonucunda oluştuğunu söylüyorlar. Kanıtları ise çok kuvvetli ve inkar edilemez düzeyde.
Değişimleri şu anda da gözlemleyebiliyoruz. Buzullar eriyor, birçok hayvan ve bitki yaşam alanlarının dışına çıkmak zorunda kalıyor, ciddi boyuttaki fırtınaların ve kuraklıkların sayısı artıyor.
YAPABİLECEĞİNİZ 10 BASİT ŞEY
Küresel ısınmayı durdurmak için sizde mi bir şeyler yapmak istiyorsunuz? Karbondioksit salınımını azaltmak için yapabileceğiniz 10 basit şey ve bunları yaptığınızda ne kadar karbondioksit tasarrufu sağlayabileceğiniz:
Ampulünüzü değiştirin
Standart akkor ampulünüzü tasarruf ampulü ile değiştirin, yılda 75 kg karbondioksit tasarrufu sağlayın.
Daha az araba kullanın
Daha sık yürüyün, bisiklet kullanın ve toplu taşıma araçlarından daha çok faydalanın. Araba kullanmadığınız her 2 km için 0,75 kg karbondioksit tasarruf edeceksiniz.
Geri dönüşüme katkıda bulunun
Evinizden çıkan çöplerin sadece yarısını geri dönüştürerek yılda 1200 kg karbondioksit tasarrufu sağlayabilirsiniz.
Lastiklerinizi kontrol edin
Düzgün şişirilmiş lastiklerle litre başına aldığınız yol %3 oranında artacaktır. Her 4 litre benzin tasarrufu, 10 kg karbondioksiti atmosferimizden uzak tutar.
Daha az sıcak su kullanın
Suyu ısıtmak için çok fazla enerji gerekmektedir. Daha az su tüketen bir duş başlığı ile 175 kg, giysilerinizi soğuk ya da ılık suda yıkayarak da 250 kg. karbondioksit tasarrufu yapabilirsiniz.
Ambalajları fazla olan ürünlerden kaçının
Çöpünüzü %10 oranında azaltarak 600 kg karbondioksit tasarrufu yapabilirsiniz.
Su ısıtıcınızı ayarlayın
Isıtıcınızı kışın 2 derece aşağı, yazın 2 derece yukarı ayarlayın. Bu basit ayarlamayla yılda 1000 kg karbondioksit tasarrufu sağlayabilirsiniz.
Bir ağaç dikin
Bir ağaç ömrü boyunca 1 ton karbondioksit emer.
Çözümün parçası olun
Harekete geçmek ve daha fazla bilgi almak için http://www.iklimkrizi.net ziyaret edin. Herkese anlatın ve arkadaşlarınızı “Uygunsuz Gerçek” filmini seyretmeleri için teşvik edin.
Unutmadan!
Kyoto Protokolünü "ekonomik gelişmemi olumsuz etkiler" diyerek imzalamayan ancak global ısınmaya en fazla katkısı olan ABD'ye de buradan selamlarımızı gönderelim ;)
07 February 2007
İnteraktif Video/AdverGame
İzleyince bi garip oluyor insan. Yazık ki bu prodüksiyonu gerçekleştiren ekibin hiçbir şu anda ilgili ajansta çalışmamakta. "Low Cost Production" denilen olayın suyunu çıkarmışız! Son replik harika mesela :)
Videoyu aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz;
http://www.youtube.com/watch?v=FOF3s8LDkCg
Macera Istanbul'u oynamak için eski ajansımızın serverına giden linki verebiliyorum;
http://www.adinteractive.com.tr/maceraistanbul/
Carlsberg'e Macera Istanbul ve devam bölümleri için proje ardına proje üretirken aklımda kalanları da bu linkten okuyabilirsiniz
http://www.carlsbergism.blogspot.com/
Biz buradayım efenim, beklerizzz ;)
01 February 2007
Mobile Monday Istanbul - February 2007
Ocak toplantısı Maçka'da Avea binasında yapılmış, Türkiye'de IPTV ve Mobile TV mevzuları iredelenmiş ve ben katılamamıştım. Buluşmanın detayları, fotoğrafları ve sunumları için (özellikle Digitürk'ün sunumu enteresan) MoMo Istanbul sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Şubat buluşmasında, sevgili Alemşah'ın "Web 2.0 - Developments Around the World and in Turkey" konulu interaktif sunumu, ve Cem Sertoğlu'ndan Mondus Demo gözükmekte. (Yeri gelmişken, bir kez de buradan Alemşah'a kurduğu 4129 Creative Marketing Solutions'da başarılar dilerim... )
Bekleriz efendim...
25 January 2007
Yaşasın Özgür Müzik!
Yaşasın Özgür Müzik!

04 January 2007
Yeni Yıl - Yeni Umutlar
Kişisel olarak, 2006 yılının son çeyreğinde DEM muzi için verdiğim emeklerin meyvesini 2007 yılında almayı umuyorum. Zaten böyle de olmalı! 2007 bu proje için rüştünü ispatlama ve çıkış yılı olacak, ee o zaman güzel ve başarılı olsun :)
Sektörel olarak da markaların ve ajansların çok daha kaliteli, yaratıcı, zekice çalışma ve kampanyalara imza atmalarını umuyorum. Bu sektör birileri "güzel iş"ler yaptıkça ve rekabet oldukça daha iyiye gidecek. Kristal Elma'da, Altın Örümcek'te, Golden Drum'da ve Cannes'da ödüller kazanmak hiç de kolay değil!
Herkese iyi yıllar, başarılar, güzellikler diliyorum...
###
Update - Mayıs 2007:
Yılın yarısı gelmeden herşey mi değişir? Kendim ve diğerleri için dilediklerim alt-üst oldu. Ne oluyooorrr???